Yeni şeyler öğrenmekten, araştırmaktan ve öğrendiklerimi her yaştan öğrencilerle paylaşmaktan her zaman keyif aldım. İlk tarih sunumumu ilkokul 3. Sınıf’ta Kurtuluş Savaşı hakkında yaptım. Sunumun iki ders saati sürdüğünü ve bu dev konuyu anlatırken 23 Nisan’ı anlatmayı unuttuğumu iyi anımsıyorum. Sunum sırasında konulara eşlik amacı ile biriktirdiğim kartpostalları görsel malzeme olarak kullanmıştım. Meğerse, yıllar sonra yapacağım tarih ve müzik konulu sunumlarımın ilk prototipini gerçekleştirmişim farkında olmadan.
Slayt kullanarak ilk tarih sunumumu ise 1986 yılında yaptım. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile Sovyetler Birliği’ne Ekim ayında iki haftalık bir turne yapmıştık. Turne boyunca toplam 24 kutu renkli slayt almıştım. Her kutuda 24 slayt vardı ve bunlar 45 kopek (Rublenin kuruşu) gibi komik fiyatlara satılıyordu slaytlar.
Turne dönüşünde arkadaşlarıma bu slaytlar ile St. Petersburg (o zamanki adı ile Leningrad) ve Moskova üzerine bir sunum yaptım. Bu gayri resmî sunum, çay ve kek eşliğinde altı saat sürmüştü!
Rusya'da iken bir de “Ekran” adında, yalnızca iki slayt kapasiteli! bir de projektör almıştım. Sık sık aşırı ısınan Ekran’ı, yüksek voltajlı ampulünü koruyan metal ızgaranın üzerine ateşi yüksek bir çocuğa yapar gibi buzla ıslatılmış bez koyup serinletmeye çalışarak inatla sunumu yapmaya devam etmiştim.
İngiltere’de başlayan yurt dışı yıllarımdan itibaren de bir yorumcu olarak Türk bestecilerinin eserlerini seslendirmeyi, ülkemizin çok sesli müzikle olan iki yüz yıllık geçmişini anlatmayı, müzik bir yana ülkemizin kültürü, tarihi ve insanını tanıtmayı ve geldiğim toprakları elimden gelen en iyi şekilde temsil etmeyi her zaman görev bildim.
Özellikle Türk bestecilerinin hiç seslendirilmeyen ya da ender seslendirilen solo keman eserlerini seslendirmeye ağırlık verdiğim 2014 yılında tüm sanatsal ve eğitsel çalışmalarımı Düştüm Yola adı altında bir araya topladım.
Düştüm Yola bir müzik projesi olduğu kadar da bir eğitim projesidir. Sanata hizmet ettiği kadar bireylerin aydınlanmasını ve yaşamlarının sanat ve müzikle zenginleştirilmesini hedef alır. Büyük ve soyut bir sanat alanı olan Avrupa kökenli çok sesli konser müziğinin derinliklerine bir yaşam boyu öğrenim yolculuğudur. Var mısınız böyle bir yolculuğa? Öyleyse gelin siz de benimle Düşün Yola.
M. Orhan Ahıskal (Orhan'ı tanımak için tıkla)